ulusa sesleniş

Cinsellik hepimizin yarası. parası olan herkesin her şeye erişebileceğini sandığını alçak düzende, erişilemeyen tek beklide erişilemeyecek şey olan duygular yada türevi fasa-fiso.
Bu açlığımızı cinsellik başlığı altında incelenebilecek zımbırtılar ile gidermeye çalışan bir guruh oluşmakta, bundan mütevellid bir takım sıkıntılar vuku bulmakta. Her şahsın, şahsına münhasır bir takım sorunlarını birleştirip bir ip ile bağlayabilirsek, arkasında kapitalizmin kendisini göreceğimizi şiddetle düşünmekteyim.

B(s)izler ne kadar seksist bakarsak, o kadar karanlık olacak bazı şeyler. Önümüzü en azından burnumuzun dibini görecek kadar uzaklaşmak, daha farklı uğraşlar ve söylemler edinmek lazım gelmekte dedi bu beden. En azından küfürleri noktalama işareti gibi kullanmaktan vazgeçmeliyiz. Devrinin en çekici kadını olan “marilyn Monroe” nun cococola reklam afişlerinde görmek mümkündür. Sex satar, sex kandırır. Kanmayın sevişin.

bir ölüye-o anlar diye



Gidenlere ağlamak için güzel bir gece
Yanlığınla ve sonu gelen tütünlerinle
Yüzünde aciz bir tebessüm, bakarken eskilere
Sen ezik doğmuşsun. Hep kaybeden ve üzülenlerle

Acizliğini telafi etmek için bazen yazıyor
Bazen de diğer sünepelerin yazdıklarını okuyor
Gülüyorsun

“hiçliğini kabul et, en azından riyakar olmazsın”
Derdi bi-hayvan<kamil>, çok yaşasın
“çok zavallı oldu bu!” dedi <eren>
Baktım kendime olan bu değimli zaten

popoların kutsanması


Popoların kutsanması

Popolar ne denli övülse azdır.yaratılışının bir hevesinin insanı ve kadını kendilerinde en yumuşak, edilgen, körce güvenli, vuruşlara ve karanlık bağlılıklara adanmış şeyin sığındığı bu çifte yuvarlaklıktan yoksun bırakılmış olabileceğini düşündükçe titriyor insan. Çünkü, popo, yazık ki, kibarca örtülü olmak ister, şaplaktanda çekinir. Çoğu zaman ancak kötü işlemlerden geçirilmek için açılır, oysa tüm hoşluğuyla, üstüne en sesli öpücüklerin kondurulmasını gerektirir. Mazoşist eğilimleri olduğu söylenir –heralde jean jacques roussue’nun ünlü bir sayfasının anısına- , oysa o yalnızca sevgiye susamıştır.

Şunu da unutmayın: at insandan gördüğü olağan üstü sevgiyi –“en soylu fethi”-, güzellik, duyarlılık ününü, sanmayın ki savaşlarımızda ve işlerimizde oynadğı tarihsel role borçlu olsun.

Hayır bunun tek nedeni atın –köpeğin, öküzün, devenin, hatta filin tersine- popoları bulunan tek hayvan olmasıdır, bu ayrıcalık ona benzersiz bir insanlık vermeye yeter.

(Fransızcada, şaplaktan türemiştir,”popo”.)
[anahtarlar ve kilitler<michel tournier>]

kamil.p4

21.12.10
Önümü Göremiyorum. Bana yol ol.

Bir umutsuzluk sembolünden bahsetmiyoruz. Âcizane bir kaplumbağadan bahsediyoruz. Kamil, akıl hocalarının ona verdiği mumlar eşliğinde ormanın karanlığında yürüyor. Belki birazda yol alıyor. Görmesi gerektiği yere doğrultarak mumu, basacağı adımlara hakim olmaya çalışıyor. Ne olursa olsun, bastığı yerden emin olması söz konusu değil tabi ki.

Biraz gidiyor... Mumlarından bir kaçı bitiyor... pek çoğu zaten yolun başında kayboluyor.. son mumunu eline alıyor. Ateşlemek için hazırlanıyor. O an gözüne mum üzerinde yazan bir şeyler dikkatini çekiyor..

o mum, onu doğruca ormanın derinliklerinde bir mağaraya götürüyor. Mağaranın içersinde korku ve ölüm endişesiyle ilerleyen Kamil’in karşısına sapkın görünümlü bilge kertenkele çıkıyor.

Kamil, “kimsin sen de yahu?” der.
Kertenkele, “ben kertenkele kralım” der.
Kamil, kafasında büyük yer işgal eden soruları sormaya başlar.
Yer yer tatmin edici cevaplarda alsa; eksikler asla bitmeyecektir. Hayatında yeni ve diğerlerinde farklı bir şekilde kapı felsefesi yer eder. Kertenkele kral, kamil’e yaklaşır; “ bu torbada pek çok mum var. Gece gündüz* ne zaman istersen yak. Seni doğru kapılara ulaştıracaktır.” der.

.4.