2.biber..2.çekirdek.

depresif bir plağın arka yüzü:.düşünce..;
bir bebeğin ağlaması ile insan sayabileceğimiz bir bireyin ağlamsı arasında fark var mıdır? varsa nedir?böyle bir sorunun fenerliği eşliğinde yolumu aydınlatmaya çalştım ki..
bebek niye ağlar:
*açtır.
*gazı vardır.
*altı pistir.
*yada bir şekilde canı yanmıştır.(bu zayıf ihtimal ben böyle bir bebek göremedim daha.)
koca adam niye ağlar:
*bir duygu yoğunluğunu kusuntusunu belli etmek için.
*soğan doğruyor olabilir.
farklar sayılabilir. GÖZLEM: bebekler gerçek ağlayıcılardır.(yada ben halen öyle olduklarını düşünüyorum.)
[arada bir kabullenme ile devam ediyorum: evet bebek, bunlar bir sıkıntını bir şekilde dışa vurumu(bkz. eziklik alemetleri): ben ve benim gibi kalan insanlara an itibariyle yazık demekten çekinmiyorum. tüm bunları demem veya söylemem beni daha işe yarar (yada  bir başka deyişle ezik üstü) yapmıyor. ben kendimden utanırım, yaptığım hatalardan (yada hata olarak sayılabilecek şeylerden) utanırım ama bir şekilde yapmaya devam ediyorum.]
*bu kabullenmede barney stinson'n katkısını göz ardı etmem doğru olmaz.*
mevzuya tekrar dönersek,bir tanesini bile tanımadğım 2bin veya 3bin adamın ortasında kalıpta hiç kimse ile konuşamıyorsan (konuşacak kimsen kalmamışsa) sen ya böyle saçma sapan bloglar yazarak doğruyu bulduğuna inanırsın ve içini döker rahatlarsın, yada oturur ağlarsın. ikiside hatadır ama doğrusu nedir bilmezsin. belkide doğrusu yoktur. bütün suçlu yine benimdir. benim "ezik" (yada ona benzer birtakım şayler işte ayol) olmamdan kaynaklanır. hadi bakalım sevgili sevgili müzikler beni biraz olsun güldürn..
bebeklik yaşaımı çoktan geçtim. ama bebekler gibi ağlamak isterim herzaman..(yada salaklar gibi.)

2.biber 1.çekirdek

YALNIZ OLMAK.
epeydir aklıkmda olan bir mevzunun teferruaatla birlikte fışkırmasını umarak başladım.
"bizler"sosyal kelimesini temelini oluşturan kelime olduğunu düşünmekteyim. elbet bir takım boşluklar var.
"yalnız olmak" söz öbeğide kalan boş kısmı dolduruyor olabilir.bir adam yalnızken önce çevresini izleyerek çevresini öğrenir. bakındığı çevreden kendi boşluğunu görür ve kendinin kapladığı yeri yani kısmen de olsa kendini öğrenir.[ben böyle gözlemledim. ama doğrusunu allah bilir.(bkz ibn-i haldun)]
klasikleşmiş kompozisyon formatında ki gibi bir giriş olduğu için kendimi affedmiyorum.ama olsun vermeye çelıştığım mesaj etkili olmuştur heralde.bizler asla yalnız kalmıyoruz aslında farketmekte zorluk çekiyoruz belki. bir şüphenin oluşturduğu korkunun götünü yalamak suretiyle peşine düşünce öyle sikkero bi durum ortma kusuluyor.
 evet bebeğim en temelde ve özetle şunu belirtebilirim ki.. içinde bulunduğumuz toplum bize bir sikim vermiyor vermeyecekte.topluma ne verirse yalnızlığımız onun yarısını alacağız. toplumun bizi sömürüsünü farketmek toplumdan kaçmamıza sevk edebilir(bkz. into the wild). pek bi sikime yaramaz ancak vicdanın orgazm olur.
hiç konuşmayan iki oda arakdaşımda ilham aldığımı belireteyim. tabi ki eddie vedder ve into the wild' n etkisi var ama ekseriyet bu.

le concert filminin beynimde bıraktığı sperm topluluğu:

         filme iyi veya kötü demiyorum zaten böle şeyler demekten de kaçınan bir adamım.
         yönetmen ve oyunculuk adına tatmin edici bir görüntüyü görmekte zorlanmazsınız. müzikal bağşamda bir azgınlık içinde iseniz onu da doyurabileceğni hiç sakınmadan söyleyebilirim.
         yok abi ben bir sanatsal ağız arıyorum diyorsan onu da bulman kolay olur. filmi izledikten sonra etkisinde ayrılmak biraz zaman alabilmektedir. bitmese keşke diyebiliyoruz. demememiz lazım bunun için hemen bir iki rammstein parçasına başvuruyoruz. (özellikle sonne veya du haust) film sonunda oşluşturduğu etkiyi kısmen azaltmakta.
         keman denen aleti çalma arzusu içinizde vuku bulacaktır aman dikkat. ve film hakkında bir diğer önemli notta:
         melanie laurent, bu hatunun her filmini tadı ayrı bir lezzetli bunu. kendileri  tabi dahada lezzetliler burda ( as bill McKilney-poor boy blues roots n' blues 1925-1950 disc3-29) çalacak olan parça budur..
filmin lezzeti adamı azdırır diyerek nokta(.)yı koyuyorum..

kustum galiba.

Uzaklaşıyorum..

            kendimden uzaklaşıyorum.. bana kendimi gösteren* herşeyden. uzaklaşıyorum..yalnızlaşıyorum.. bunları acizane kafamdan geçirirken..*
          
            bir boşlukta ki sessiz harfler gibi; şuursuzca yer kaplarken birileri anlamsızca bir yaklaşımla beni anlamdırıyor..sen "şu" gibi oldun diyor..ben kimseyim. ben arayış içindeki bir diş perisiyim. uzun bir yolculuktaki sırt çantasıyım.. yaşlı bir ormanda ki ürkek ve çekimser sincap'm..

            aslında herkes böyle.. ama hep herkes birileri gibi olmak çabası içinde.. yazık o devasa boşluğa. acıyorum insanlığa.<göz kapaklarımla öpüşüyorum> (acımsayan kahkaha efekti).

            amaçsızca ana itibariyle akla gelen kelimeler bütünüyle olşuturuldu..(family guy)